Bir NINO Hikayesi

Muharrem Tığdemir
4 min readSep 16, 2020

Sevgili arkadaşım, benim hikayeme bir şekilde rastlaydıysan İngiltere’ye hoşgeldin veya geliyorsun. Bu yazıda 2016 yilinda başımdam geçen 6 aylık acısıyla, tatlısıyla, hüznüyle, sevinciyle bir yazı bulacaksın.

Nedir bu NINO?

‘National Insurance Number’ olarak bilinir Türkiye’de SGK Numarasına karşılık gelir. Çalışan kişilerin emeklilikleri ve sosyal güvenlik primleri ödemeleri için gerekli olan, topu topu 7 karakterden olusan bir numaradır. Eğer doğma büyüme İngiliz vatandaşı iseniz 16. yaş gününüzden önce bu numara size otomatik olarak gönderilir ve aldıktan sonra ömürlüktür…

Kısa bilgimizi aldığımıza göre;

2016 yılının Ekim ayında, 5 ay 25 günlük bekleyişimin sonunda ECAA Ankara Anlaşmasına tabi vizemi aldım ve Limited Şirketim açarak(bu çok önemli) serüvenime başladım. İlk iş olarak banka hesapları, muhasebeci gibi şirketle ilgili gerekli hazırlıkları yaptım ve çalışmaya başladım. Doğal olarak hayatımı sürdürmek için önceliğim para kazanmak ve hayatımı idame ettirmekti. Ancak, burada yazdığım her bir bilginin bana NINO başvurularımda bir problem olarak gelebileceğinden habersizdim.

Tecrübeli kişilerden, danışmanlardan, muhasebecimden duyduğum kadarıyla NINO eskiden çok kolay verilen, Brexit sonrası avrupa vatandaşları da dahil birçok insanın sorun yaşadığı bir konu haline gelmişti.

İlk randevum: Job Center Plus aracılığı ile randevu almak için telefona sarıldım. Kendimi tanıtarak;

  • NINO istediğimi söyledim,
  • Sebebini sordular,
  • Limited şirket sahibi olduğumu ve oturum kartımda self-employed yazdığını söyledim,
  • Vizemi nereden aldığımı sordular
  • Ingiltere’de yaşarken Home Office’den aldığımı söylediğimde bana bir mülakat tarihi ayarladılar. (Burada önemli ayrıntı var. Türkiye’den başvururarak vize almış bir arkadaşım mülakatsız NINO almıştı!! Burada ilk çifte standartı görmüştüm ve duruma anlam veremiyordum.)

İlk randevum için telefondaki görevlinin ‘Sadece oturum kartınızı ve pasaportunuzu getirmeniz yetirli’ dediğini şu an gibi hatırlıyorum. Bundan sonraki randevular için de yukarıdaki konuşmayı her seferinde yaşadım.

Elimde okumak için aldığım kitabım, randevumu beklemeye başladım. Meşhur Tooting Broadway Job Center randevusu başlamıştı. Mülakatı yapan kişi sorular sordukça ne kadar çok eksiğim olduğunu fark ediyordum. Hazır değildim ve bir şirket sahibinin yapması gereken şeylere oldukça uzaktım.

Ilk reddimi aldığımda ev adresime bir mektup ulaştı ve maalesef bu mektupda hiç bir detay bulunmuyordu. Hemen, gelen mektubun üzerinde bulunan Glasgow National Insurance departmanını aradım. Sonuç tahmin ettiğimden de kötüydü web siteme, reklamlara, Linkedin hesabıma, faturalarıma, adres bilgilerime, satın aldığım ekipmanlara açıkcası sağladığım ve sağlamadığım tüm belgeleri ayrıntılarıyla incelenmişlerdi. NI departmanı konuyu gerçekten detaylı inceliyordu.

Her randevu sonucunda farklı bir sebepten red alıyordum ve telefonla sebebini öğrendikten sonra gerekli düzenlemeleri yapıp tekrar başvuruyordum. 4. başvuruya kadar ilerleme gördüğümü düşünüyor ve bir şirketin sahip olması gereken her şeyi hazırlıyordum. Normalde açık açık eksiklerimi söyleyen departman artık lafı bol bol geveliyor, tekrar başvurun diyerek geçiştiriyordu. 3. başvurumun reddedilmesi sonunda anlam veremediğim sebepler duymaya başladım. Artik NINO vermemeye calistiklarini dusunmeye baslamistim. Bu sebepler:

  1. Limited şirket sahibi olarak NI numaram olmadan kendime maaş alamıyor olmam. (NI sahibi olmadan kendime ancak şirket karından pay almam gerekiyordu. Çalışma vizemin olması maaş alabileceğim anlamına gelmiyordu. Ancak bu konu muhasebeciler tarafından, konuştuğum bir çok kişiye bu şekilde öneriliyordu.)
  2. Şirketimin ve evimin aynı adreste bulunması. (Home Office çalışıyor olmamda bir problem olmamasına rağmen bu konu problem oluyordu.)

Yukarıda saydığım iki sebepten dolayı 4, 5, ve 6. başvurularımda ön yazı ekleyerek durumu açıklamaya çalıştım. Ofis tutarak adres değişikliği yaptım. Muhasebecimden ve danışmanımdan başvrumu destekleyen yazılar aldım ama nafile.. Bu süreç içerisinde forumlarda da benzer problemi yaşayan insanlarla tanıştık. Glasgow ile en son konuşmamda 30 dakikalık bir tartışma sonucunda telefonu yetkili birine aktartabildim. Sonuç oldukça vahim görünüyordu, bu konu herkes tarafından biliniyor ve üzerinde çalışılıyordu. Ancak, görüştüğüm kişi açık açık olmasada ‘Sen istediğin kadar başvur yapabileceğimiz hiç bir şey yok, bize yukarıdan izin gelmeli’ demişti. Tek tavsiyesi ise şikayet dilekçesi yazmamdı. Danışmanların tavsiyeleri ve forumlardaki paylaşımlar ile şikayet dilekçeleri yazmaya başladık.

Telefon konuşmasından sonra çok sinirlenmiştim. Zaman hızla azalıyordu, vizemin bitmesine ve uzatma başvurusu yapmama 1 ay kalmıştı. Normal şartlarda uzatma vizesi 3 yıllık verilirken, NI’sız uzatmaya başvuranlara ise genelde 1 yıllık vize verildiğini duyuyordum.

6. red sonucundan sonra kızgınlıkla yazdığım ilk mektup 3 sayfa uzunluğunda, tamamen sistemi eleştiren ve güvensizliğimi dile getiren bir dille yazıldı :) 1 hafta boyunca kendimi sakinleştirip 1.5 sayfa uzunluğunda daha yapıcı bir dilekçe daha yazdım (O günlerin hatrına ikisini de saklıyorum…)

Dilekçeyi gönderdikten sonra ilginç bir şey oldu. Ben cevap alabileceğimden bile şüphe duyarken 2 iş gününde şikayetime cevap geldi. Şikayet sistemi gerçekten çalışıyordu ve ben haklı olduğumu bilerek hakkımı savunuyordum. 18 Ağustos’ta elime ulaşan cevapta, 30 Ağustos’dan sonra HRMC ile konunun değerlendirileceği ve tarafıma bilgi verileceği belirtilmişdi. Aman Allahım, 30 Ağustos’ta toplansalar bi karara varsalar, kararı işleme koyduk değerlendirdik kişileri bilgilendirdik diyene kadar oooo ölme eşşeğim ölme bana kesin 1 yıllık uzatma yolu göründü derken ilginç bir şey daha oldu :D 2 Eylülde elime problemin çözüldüğünü ve ECAA anlaşmasına dahil kişilerin başvurularının bundan sonra özel bir kategoride değerlendirileceğini bildiren mektup ulaştı.

2 hafta sonra NI numaram elimdeydi. İşte son dakika golü diye ben buna derim !!

Peki şu an nasıl hissediyorum;

  • Bu olay beni başlangıçta, Ingiltere’de yaşamaya karşı aşırı derecede olumsuz etkilerken problemin çözülüş şekli ve sonucu da tam tersi etki oluşturdu.
  • Herkesin hikayesinin kendine özel olduğunu çok net anladım.
  • Oldukça sabırlı olduğunu düşünen ben, zorda kalınca ne kadar sabırsız olduğumun farkına vardım.
  • Her red aldığımda beni daha çok umutsuzluğa sürükleyen sebeplere şu an dönüp baktığımda gerçekten olması gerektiği gibi eksiksiz, kurallarına uygun bir limited şirket sahibi oldum. En güzeli de bu olsa gerek :)

Bu süreç içinde bana her an destek olan Gülistan Boylu’ya, bol bol dertleşen Cem Gür ve tüm yakınlarıma teşekkürü bir borç bilirim.

Sevgiler.

--

--